İşte bunlar hep keçe işleri

keçe balık

Amaan keçe, canııım keçe,

Artık sana sana sana muhtacım keçe…

İlk tanıştığımda bu ne ayol böyle makas bile kesmiyor diye söylenmiş, keçeyi bir tarafa masası da başka tarafa fırlatmışken, nasıl oldu da bu modernleşmeden payını almış, yünü az, sentetiği bol kumaş parçaları ile aramda bir aşk başladı bilmiyorum. Aşk mı? yemeden içmeden, uyumadan sürekli olarak onu düşünüp, sürekli olarak onunla neler yapacağımı hayal ederken bu halim aşık olmak değilse nedir ki? (Daha sonra keçelere olan aşkım azaldı ve bir matkaba aşık oldum onu da anlatacağım, evet hemde darbeli)

keçe denizatı

Aslında orijinal, yani has keçeden bahsedecek olursak yün kavramına açıklık getirmemiz gerek önce; tıpkı 2 gün taramadığınız, ya da denizden çıkınca tuzunu akıtmayı unuttuğumuz saçlarımızın aldığı hal gibi, koyun, keçinin, coğrafyasına göre antilobun de tüylerinin kırpılıp çuvallara doldurulmuş haline  yün düyoruz. Bu yünleri rasta yapmışçasına birbirine sürtüştürülmesi, ıslatılıp ıslatılıp dövülmesi ile elde edilen hali ise keçeyi oluşturuyor. Kumaştan bu haliyle ayrılıyor işte keçe dokunmuyor, örülmüyor da üzerinden kırkıldığı masum hayvancıkların bedelini öder gibi dayak yiye yiye kullanım şeklini alıyor.

Biraz tarihçesini görelim istiyorum cumbür cemaat, bu sebepten İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yard. Doç. Dr.’u Didem ATİŞ ÖZHEKİM’in  KEÇENİN HİKÂYESİ VE SANATSAL ÜRETİMLER isimli makalesine bir göz attım korkmayın siz de okuyun diye tutturmayacağım ama  sizler ile özetini  paylaşacağım.

Keçenin ilk defa nasıl yapıldığı ve kullanıldığı hakkında kesin veriler olmamasına rağmen; “keçe” sözcüğüne ve kullanımına ait en eski yazılı belgelere Homeros’un İlyada adlı eserindede ulaşmaktaymışız ki bu cümle de aynen şöyleymiş;

“Eyi denenmiş ve deriden kenarlarla çevrelenmiş bir başlık (bu senin armağanındır Meriones) onun şakaklarını taçlandırdı, içi yumuşak yünlü idi, dibine keçe döşenmişti”,

Kim bu Homeros, ilyada ne kardeşim desem? Ayıp biliyorum ama bilmeyen varsa diye keçeden den öncesine sarıyorum konuyu;

Troya savaşını anlatan epik destanlardır İlyada ve  Odysseia ve her ikisi de yüz yıllar boyu sözlü olarak anlatılmış,  kaynağı olan savaştan 300 yıl sonra  milattan önce 5. Yüzyılda yazıya dökülmüştür. Şimdi bir erkek çocuğu düşünün, annesi doğurduğunda sanırım ki benim gibi yarım akıllıymış da bebeği tutmuş topuğundan kutsal ölümsüzlük suyuna batırmış manyak. E bu sayede de sadece topuğundan aldığı yara ile ölebilen öfkeli mi öfkeli, deli mi deli bir ergen olan Akhilleus bir sinirlenmiş, çıkan savaş 2 destana kaynak olmuş işte. Temsi Achileus resmi aynen şöyle, varın siz düşünün o dönemdeki hatunların neler düşlediğini;

achileus

Gerçi bu Troya savaşının çıkmasında kadınların da payı yok değil. Arada bir de  esas kız Paris var, esas oğlan Hector var, var da var. Orasını geçiyorum fazlasını merak eden alsın okusun, işte bu destanlardan İlyada  kör ozan Homeros’a atfedilmiş.

Tabii ki bundan öncesi var, keçenin kullanımı taa Bronz Çağ’a dayanmaktaymış. Dediklerine göre  çeşitli yazılmış  belgeler MÖ 2300 yıllarında Çin’de kullanılmakta olduğunu belirtirken, Türk lehçelerinde kullanılan ve Altın anlamına gelen “Al” sözcüğünden alan  Altay Dağlarındaki arkeolojik araştırmalar çok eski zamanlardan beri Orta Asya Türklerinin bu meredi kullandığına işaret etmekteymiş. Hatta bir şehir efsanesine göre de keçeyi fazlaca kullananlar Çinliler olmasına rağmen esas çıkış kaynağının göçebelerin üretimi olduğunu söylenmekte.  Buradan da elimizdeki  parça parça bilgileri birleştirirsek, Orta Asya Türkleri de göçebe kabileleri gibi yaşadıkların, Çinlilere de kültür ve malzeme alışverişi yapacak kadar yakın olduklarına göre, diğer göçebe topluluklarında olduğu gibi, Türk kabileleri arasında da keçe hayatlarının vazgeçilmezi olmuş ve bir çok amaç için kullanmışlar. Hatta  Asya göçebelerinin hemen hemen hepsi keçe üretmiş, keçe evlerde yaşamış ve keçe kumaşından giyinmişler.  Belki de bu yüzden Batı Türkistan dilinde, “göçebe” kelimesi “keçe insanı” manasına gelmekte. Çok mu uzattım gene?

Şimdi bu MS 21. yy kadınları olarak biz ne yapıyoruz? Keçeyi bildiğimiz dekorasyon, süs, takı vs. de kullanmak için kalıp kalıp alıp kesip yapıştırıyoruz. Kimse bu sıcaklarda keçeden dikilmiş kıyafet giyip de kurdeşen dökecek değil ya o halde, telefon kılıfı, cüzdan, broş,  kolye, küpe gibi aksesuar olarak, bebek şekeri, nikah şekeri, magnet (şekilli buz dolabı süsü) gibi minik hatıra hatırlatıcı amacıyla, bardak altlığı, tablo, pano vs. gibi de dekorasyon için kullanabiliyoruz. Ben magnetten başladım yürüdüm ve ortaya inanılmaz şeyler çıktı. Bu yaratıcılık esnasında öyle elyaf vs. falan kullanıp, dikmeye uğraşıp hiç kendimi üzmedim, silikonla yapıştırıp yapıştırıp, üzerine sadece süs olsun diye iki dikiş attım.

Bunun için ne gerekli peki?

Malzemeler:

Kalın  keçe: Tam olarak üreteceğimiz nesnenin kalın ve dik durması için gereken kısmı oluşturacak. Renk renk istediğimiz gibi alabiliriz. Buun için tercihim Ankara’da Suluhan oldu.

kalın keçe

İnce keçe: Üreteceğimiz nesnenin üstte kalan, yük çekmeyen dekoratif ve renk cümbüşünü sağlayacak olan parçası, renk renk mevcut

ince keçe

Boncuk, kurdele, rafya, dantel, iğne, iplik: Üreteceğimiz nesnenin ne kadar süslü olacağı tamamen hayal gücümüze bağlı

Silikon: İşte bu temel taşımız, düşünün ki bir bina yapıyorsunu, çimentosuz olur mu, cık olmaz, işte bu yapıştırma işini sağlayacak olan yegane malzememiz. İki çeşit, sıcak tabanca ile kullandığımız var bir de zamk’a benzeyen bir çeşit keçe yapıştıran silikon var. Sakarım ben sıcak silikon ile elimi yakarım derseniz tavsiyem zamk’a benzeyeninden almanız. Kuruma süresi 1-2 dakikayı buluyor sadece o kadar.

silikon tabancası ve sıvı silikon

Makas: Hani bir bina yapıyorduk ya, hah işte makas ya da makaslar da o binanın iş makineleri, elinizde ne kadar nitelikli maksınız varsa kalın ve keserken elinize boy boy nasır oturtacak keçeleriniz gayet nizami kesilebilecek demektir.

makas ve keçe

Kalıp: Üreteceğimiz nesnenin mimari planı. Var ve çıktı alıp lap lap kullanabiliyorsak süper, yok 3 boyutlu zımbırtıyı çizip düzenleyip kullanacaksak işte o biraz meşakatlı, hatta sıkıcı. Elimdeki kalıpların hepsini isteyenler ile buradan yeri geldikçe paylaşmaya çalışacağım, umarım geyik yapacağım diye hevesinizi kaçırmamışımdır.

Buyrun bakın keçeden bu güne kadar benim yaptığım objeler ve kullanış biçimlerine;

Bardak altlığı

Fil Magnet

Emoji Süs

Bereket filleri

Balıklı tablo

Balıklı pano

Şapkalı kızlar magnet

Şapkalı kızlar pano

 Sıra geldi şimdi bunların tek tek yapılışının anlatılmasına.

Pes etmek yok okumaya devam benim gevezeliklerimi…

Bu yazı Dikiş, Genel, Keçe kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

İşte bunlar hep keçe işleri için 2 cevap

  1. Geri izleme: Kasnakta keçe pano | bilgederki.com

  2. Geri izleme: Şekilli buz dolabı süsü (magnet) | bilgederki.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir