Taa kış gelmeden kış yazırlığı için yapılmış fakat yayımlanmayı unuttupum bir yazı ile karşı karşıyayız. Buyrun iyi okumalar…
Kış kapıya dayandı. Çok yakındır evelerimizde sobalar kombiler yanmaya başlar, bizler dizilerimzi izlerken dizlerimizde battaniyelere yer vermeye başlarız. Akşam yemeği ne pişirsem de hafif olsa derdinden kurtulduğumuz için dayarız sofraya kuru fasulye pilavı. Aaa o da ne? Turşusuz kuru fasulye pilav mı olur hiç? Öyle bir turşu ki zeytin yağı ile kurulmuş ve suyuna ekmek banmaya doyum olmuyor. Bazı kaynaklarda İşin kolayına kaçılarak yapılması yüzünden “….pu turşusu” olarak da adlandırılıyor ama zaten ben kendimi bildim bileli yemeklere cinsel obje çağrışımı yapmanın neden olduğunu çözememişimdir. “Yeme de yanında yat” gibi, yanında yatınca nolcak ki? Düşünsenize vıcık vıcık bir karnıyarık boylu boyunca yanınızda yatıyor. Ya da şöyle:
Atalarımız yamyammıymış ki ola?
Uzatırsam çok fena uzar bu konu iyisi mi tarifi vereyim.
Malzemeler;
500 ml’lik kapağı hava almayan kavanoz
Kavanozu basarak dolduracak kadar kıl ya da kırmızı biber
1 kahve fincanı sirke
1 kahve fincanı yağ (Zeytinyağı kullandım)
1 çay kaşığı dolusu kaya tuzu
Her kavanoza 3 diş sarımsak
Biberleri yıkayıp, isteğe göre doğrayıp kavanoza basıyoruz. Sarımsakları soyup kavanozun içine doğruyoruz. Biberler kavanozu ağzına kadar doldurunca tuz, sirke ve sıvı yağı ekleyip kapağını sıkıca kapatıp ritim tutarak shaker misali sallıyoruz. Kapağa tarihi atıp bie kenara koyuyoruz. Fark ettiğiniz üzere sıvı kavanozun ağzına kadar dolmadığı için biberlerin hepsi bu sıvının içinde değil. Bu sebeple 15 gün kadar gidip gelip bu arkadaşı sallıyoruz ve ters çevirip bırakıyoruz. 1 hafta kadar sonra siz de fark edeksiniz ki biberleriniz küçümüşcesine kavonozun 3/4’üne inmişler ve kavanozlar daha kolay sallanır olmuşlar.
1 Ay sonra ki tam da kışın ortasına denk geldiğiniz tarihte turşunu olmuş olacak.
