Kırlent kılıfı nasıl dikilir? (fermuarlı)

Bizim kırlent derken bahsettiğimiz öyle işlemeli dantelli, kirlenmesin diye koltuğa uzandığımızda kafamızın altına bile koyamadığımız, elimize alınca fırlatamadığımız, sırası bozulunca aile büyüklerinden fırça yediğimiz şeyler değil elbette. Bu söylediklerimin nasıl bir şey olduğu gözünüzde canlanmadıysa söyle de söyleyebilirim hani bir zamanların arabaları vardı ya bilmem kaç model Anadollar, hah iste onların arka camına koyulan saten üstü dantelli şeylerden de değil demek istiyorum.

Aslında günümüzde daha çok yastık diye çağırılıyor ismi ve modern koltuklarda, oturma gruplarında koltukların üstüne insandan çok yastıklar oturuyor dikkat ettiyseniz. Bu modernlikte yastıklarda öyle gelinimizin koca adayını beklediği süreyi boş geçirmediğinin göstergesi olan dantelli, kolalı özenle yapılanlardan oluşmuyor. Çoğunlukla koltuk imalatından arta kalan kırpılmış pis süngerlerle dolduruyorlar içini ve biz dış kumaşına vurulduğumuzda içinin pisliğini de o kadar umursamıyoruz. Ben de zaten koltukların kırlentlerinin yüzlerini söküp yeni kılıflarıma uygun şekilde dikmeye niyetleninceye kadar bu cici bici şeylerin içinde ne çok toz toprak yattığını bilmiyordum.

Ne işimize yarıyor? Kırlent candır can, hiç değilse kafanı koyar uyursun uyanırsın yüzüne örneği çıkar. Masum bir araç olarak düşündüğümüzde; kimilerinin hiçbir işine yaramaz oturunca rahatsız olur kucağına alır, benim gibi kısa boylu olanlar, koltuğa kısa gelen bacakları yüzünden ayakları yere değebilsin diye koltuğun ucuna oturduğunda arkasına koyar ki beli boşta kalıp ızdırap çekmesin, poposunun üstüne oturmayı bilmeyenler de yanlarını bunlar ile destekleyerek yatar vaziyette otururlar hani kamyonların tekerleklerine konan takozlar var ya işte o misal…

Hainlik aracı olarak düşündüğümüzde ise; kavganın ve dalaşmanın sevildiği evlerde bir numaralı silahtır kendisi. Böyle evlerde kırlent olarak da görülmez ve sevilmez zaten çünkü o tamamen bir savunma aracıdır, cephanesi ister kırpık süngerden olsun ister kuş tüyünden. Çünkü cephanenin neden oluştuğu bizi sadece patladığı zaman ilgilendirir ki maazallah kuş tüyünden olan tercih edildiyse vay halinize…

Şimdi ben evdeki Rapsodi markasının Lego modeli koltuklarıma (aynı model kulananlarla ölçüleri paylaşabilirim) kılıf dikince arkaya yaslanmak için icat ettikleri alangirli kırlentlere (yanda) de kılıf dikmek zorunda kaldım.

Neden mi?  Kılıflı kullanmaktan rengini unuttuğum koltuklarım mor renkliydi ve kırlentleride fuşya-lila şeklindeydi. Ben kırlentlerin arka kısmındaki koltuğa devrilmesin diye destek olacak silindir şeklindeki unsurundan vaz geçtim ve sadece 3 tarafı kulaklı, tek tarafı fermuarlı kılıf diktim, anlatıyorum.

1-      Her kırlent için 70*140 kumaş ve 1 adet 60 cm  fermuar gerekli

2-      Kumaşımızı önümüze alıp 70*140 parçasını desenin yönüne dikkat ederek kesiyoruz. Eğer benim gibi yaklaşık  4 gündür koltuk kılıfıydı kırlentti uğraşmaktan evdeki canavarlara yeterince özen gösteremediyseniz karşınıza böyle bir manzara çıkabilir, çünkü minik kızım Boris beni protesto etmek için kumaşın üzerine oturdu kalkmadı!

“Sen zot ben zot bu ata kim verecek ot kalk kızım” diye çekiştirdiğimde ise ortaya böyle bir manzara çıktı;

3-      Kumaş kesme mücadelemiz sona erdikten sonra tembellik yapmayıp bütün parçalarımız overlokluyoruz.

4-      Fermuarı yüz yüze gelecek, kenarlarda 5 cm boşluk kalacak şekilde kumaşa iğneleyip dikiyoruz.

5-      2. Kumaşımızı fermuarımız gene yüz yüze iğneleyip dikiyoruz.

6-      Kumaşın tersinden 3 kenarını dikiyoruz, bunu yaparken fermuarı açmayı unutmayın her tarafı kapanınca fermuar biraz zor açılabiliyor.

7-      Kırlentin köşesinde kalan küçücük kulakları kesiyoruz ki ters çevirdiğimizde oraları potluk yapmasın.

8-      Kırlentin yüzünden fermuarlı olan kısın hariç kenara 2 cm uzaktan dikiş çekiyoruz ki bu da bize kırlentimizin kulaklı olmasını sağlıyor.

9-      Evet kırlentlerimiz tam tembel işi oldu ama koltuk kılıfı maceramız da olabildiği kadar çabuk bitti ve tam tamamlanmış hali ile koltuk kılıflarım;

Şimdi güle güle kullanalım…

Koltuk kılıfının nasıl dikildiğini henüz okumadıysanız da buraya bir bakın derim;

bilge der ki;