Mis gibi demlediniz çayı, şu yavaş yavaş serinlemeye başlayan Ankara’mın egzoz gazlı havasına doğru kurdunuz masayı balkona, bir yudum aldınız tazecik çaydan, aa o da ne? Boş içilir mi çay ayol? Kafanızda kocaman bi soru işareti beliriverdi bir anda değil mi? Bir peksimet bile yok mu ki evde?
Peksimet demişken hani içinde kuru meyve parçaları da olsa, biraz da tatlımsı olsa, hiç bayatlamasa, kıtır kıtır çayın yanında, her gelen misafire sunulacak kadar işlevsel olsa çok mu şey istiyorum canım? Diye kendimi sorgularken annem dedi ki zaten varmış böyle bişiy ve pastanelerde hazır satılırmış. Selanik gevreği yada diğer adıyla kuru kek. Bir aydınlanma yaşadım kendi kendime, aa o zaman ne oturuyorum kalıp yapsam ya, pastaneler yapıyorsa bende yaparım dedim ve hemen yapıp yedim. Hani misafire falan saklıyacaktık elimizin altında olacaktıya ya , yalan işte o, bütün tepsiyi bir oturuşta yedim. Göbeğim mi? Bişey değil canım kol kola yürüyebilecek kadar özerk bu aralar.
Sadece çay değil nescafe olsun, filtre kahve olsun kahvenin her türlüsü ile de kanka oluverdi kendisi. (Niye ben nefret ediyorum bu kanka lafından ya?) Kahvenin acı tadını yudumlarken hani bir ısırık aldığımız gevreğin içindeki meyve parçaları denk gelir ya hah işte o an hazine bulmuş gibi mutlu oluyorum, bulamadıysam da havuç kemiren tavşan gibi kırtlayıp duruyorum, var var biraz tuhaflık, red etmiyorum ki ben.
Sonra bi öğrendim ki bunun İtalyan versiyonu da varmış, namı değer biscotti. İçindeki malzemeler benzer, görünüşü neredeyse aynı. Ama havalı olsun diye biscottiyi öyle köylü usulü çay kahve ile değil, soğuk süt ile yemek gerek.
Acelem var hemen tarifi yazıp çayım bayatlamadan gevreğimi alıp balkondan şehir manzarasına karşı çay kupasını iki avcumla tutarak kitap okuyacağım. Belki kısmetim açılır.
Amanın terliklerim de girmiş ya kadraja. Kış modu idare ediverin.
Malzemeler;
4 yumurta
1 su bardağı doğranmış kuru meyve (Çeşitli marketlerde hazır doğranmışları var)
1 avuç çiğ badem
1 avuç çiğ fıstık
1çay kaşığı anason (ben anason lezzetini sevmediğim için ikame zencefil kullandım)
3+1/2 su bardağı un
1 su bardağı şeker
½ paket kabartma tozu
1 su bardağından 1 parmak eksik sıvı yağ
1 yemek kaşığı elma sirkesi
Aynen kek yapar gibi önce yumurta şeker dansı, sonra eklenen sıvı yağ düyeti, sonra sirke, un ve kabartma tozu havası, en son da kurumeyve ve yemişler eklenip karştırılır. Kekten biraz daha koyuca bir hamur elde ediyoruz ve tepsiye serdiğimiz pişirme kağıdının üzerine yayıyoruz. Mümkün olduğunca düzgün şekil verirseniz pişetikden sonra öyle kolay kesersiniz. Baştan uyarayım en zor kısmı bu yayma işi.
170 ‘C de uzun uzun pişireceğiz. Bilmiyorum tam süresini üstü kızarıncaya kadar pişecek ama bana sanki 1 saatten uzun geldi. Belkide sabırsızlık böyle bir şey.
Üstü kızarınca fırından çıkarıp, biraz ılıdığında bıçak ile 2 cm boyutunda kesip, tepsiye dizip 150 ‘C fırında 15 dakka daha fırınlayacağız.
Ağzı kapalı olarak kavanozda 2-3 haftaya yakın tazecik duruyor. Birde hani fırınlamak için keserken dökülen kırıntılar var ya onları da bir kaseye alıp üzerine soğuk süt eklersek sütte ıslanmış bebe büsküvisi kadar lezzetli oluyor. Onun bir de kuru yemişli hali hemde.
Afiyet olsun.