Domates çorbası (yulaflı)

domates çorbası

Yüksek sesle söylemeseniz de duyuyorum “bu sefer sırada ne acayip birşey var?” dediğinizi, hele bi de yukarıdaki “yulaflı” kelimesini gören içinizden bazılarının aklına direk “at mıyız biz be ne yulafı?” cümlesi gelecek. Öyle demeyin,  ben sevgili kamu kurumumda çalışmadan önce binicilik kulübünde çalışıyordum da oradan alıştım ben bu besine.  “Ne olarak mı çalışıyordum?” Tabii ki at!

O zamanlar çiroz ve çaylak jokey olma hevesi ile yanıp tutuşan gençlerin egzersiz yaptığı hipodromda bazen çitlerin üzerinde koşarak, bazen de rahvan yürüyerek enerji harcadığımız için yemek molası verildiğinde çuvalların içindeki yulaf elma ve havuç karışımlarını önümüze koyarlardı patronlarımız, biz de çuvalı sallaya sallaya önce meyveleri yer daha sonra da yulaflara, o da bitince samana kalırdık. Tadı kötü değildi lakin sadece meyvelerle doymadığımızdan,  tadı olmasa da at olduğumuz için nam nam nam yer mutlu olurduk. Daha sonra çalışma şartları pek bünyeme uymadığı için (sürekli ayakta çalışıyorduk, birbirimizle yarışıyorduk, dinlenmek için oturabileceğimiz yada uzanabileceğimiz yer samandan oluşuyordu ve çok rahatsız olduğu için ayakta uyuyorduk) diğer arkadaşlarıma misyonumu devrederek işten ayrıldım. Şimdilerde masa başında bir işte çalışırken sabah kahvaltısında poğça, börek, simit kombinasyonundan sıkıldığım zamanlarda nostaji olsun diye bir kase yoğurdun içine 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi ve meyve parçacıkları karıştırıp o günleri kişneyerek yad ediyorum. Bir zamanlar at olmaktan kalan alışkanlık gereği her gün yaklaşık 1 saat spor yaptığım için dünyanın en iğrenç karbonhidrat deposu bu besini arada da olsa yememin bünyeme iyi geleceğini düşünüyorum.

Neden mi? Demek ki hiç duymamışsınız o halde anlatayım bu mucizevi yiyeceğin neler ihtiva ettiğini ve ne işe yaradığını.

yulaf

Yulaf ezmesi doğadan alabileceğimiz  en faydalı yiyeceklerin başında gelmektedir. Hemen hemen her markette bulabileceğiniz yulaf ezmesinin ambalajını incelediğinizde içindekiler kısmında yazan sadece tek şek görürsünüz: Yulaf. Gün içinde harektli bir temponuz, kaslarınızı kullanarak yaptığınız bir işiniz veyahut günlük spor alışkanlığınız varsa, kas yıkımınızın engellenmesi ve daha sağlıklı kalabilmemiz için önemli bir gıdadır. Hayat tempomuz ne kadar yüksek ya da ne kadar düşük olursa olsun sağlıklı olmanın ana kuralı malum düzenli beslenme, düzenli uyku ve düzenli spordan geçer ki bunun ilk adımı olan düzenli beslenmenin de olmazsa olmazı kahvaltıdır. 2 çorba kaşığı yulaf ezmesi (30 gr) ve bir kase yoğurtla (200 gr)  yaptığınız 285 kcal’lik kahvaltı da 350-400 kcal’lik poğaça vs ile yaptığımız gibi geçiştirme değil tam olarak doyurucu, tok tutucu (miğdeye girdikten sonra 3-4 katına çıkıyor bence) ve glisemik indeksi düşük bir öğündür.  Abartırsak yulafın ihtiva ettiği kalorinin büyüklüğü nedeniyle kilo aldırır o ayrı. Çünkü Benim aldığım Eti lifalif marka yulaf ezmesinin besin öğeleri (100 gramda); enerji (kcal) 356, karbonhidrat (gr) 60.7, lif (gr) 7.6, protein (gr) 12.6, sodyum (mg) 4.1, yağ (gr) 7 şeklinde ve görüntüsü aynen rendelenmiş odun ile kuş yemi arasında ama kesin tanımlayamadığım bir biçimde.

Sadece spordan bi kaç saat içinde tüketilen yulaf ezmeli yoğurttan ibaret değil tabi bu peklik (kabızlık) sorunu yaşanlara tavsiye edilen yiyecekle maceram. Her ne kadar zamanında şikayet etsem de at olarak çalıştığım günlerden demek ki bilinç altımda bir yere oturmuş kendi kendime tarifler uydurup denemeye başladım ve ortaya yulaf ezmeli domates çorbası çıktı. Bu çorba çeşitli diyetlerde bahsedilen çorbalardan birazcık daha farklı, tamamen benim damak tadıma uygun, çünkü benim en sevdiğim çorbalardan biridir (işkembe çorbasından sonra). Fakat tanesiz (dedemin deyimiyle “denesisiz”) olmasından dolayı “içecek mi, yiyecek mi ayol bu?” sorusu aklımı hep karıştırır, bardakla içesim gelir ve o an zihnimde annemin sesini duyarım “insan gibi kaşık kullan, o ne öyle çay mı içiyosun!”.

Çocukluktan gelen bir alışkanlıkla ben çorbaları yemeğe başlangıç olarak şöyle bir güzel ısıtsın içimi, açsın iştahımı diye değil de bildiğin ana yemek gibi kase kase içmeyi severim çünkü hafif dili yakacak ama acıtmayacak olanı öyle bir güven ve huzur verir ki insana karşımızda donmuş bir şelale olsa eriyip çağlamaya başlar. Annemi mi özledim ne? Kendi yalnızlığımda boğulmadan konuyu değiştiriyorum hemen: Bu çorba denen milli içkimiz, bir de bol ekmek yedirmese!!!

milli içkimiz

Şimdi yulafla başladık nerden geldik çorbaya dediğiniz duyar gibiyim bittabi hastalık mevsimi (kısaca siz onu bahar diye biliyorsunuz) gelince hastaların devası, soğuktan sıcağa geçen ılık bahar akşamlarında hafif rüzgardan sersemleyerek burnunu çeken gönül yayı gevşemiş insan oğlunun mazotu çorbaya deyinmeden duramadım. Ve hatta buraya kadar coşmuşken “Çorba kelimesi Farsça ‘Shorba’dan gelmiş. ‘Shor’ (tuzlu) ve bâ (suyla pişirilmiş) manasına gelen iki sözcüğün üst üste bindirilmesiyle ortaya çıktığını biliyor muydunuz?” diye ukalalık bile yapıyorum şu an. Hızımı alamayıp tarihçesine yürüyünce de kaya oyuklarındaki ya da hayvan derilerinin içindeki suya ateşte kızdırılmış taşlar atılmasından tutunda, milattan önce 6000 civarında çömleğin çorba için icadına ve bundan 2400 sene sonra M.Ö 3600’de metal kazanın icadına kadar varırız. Ama yapmayalım, biz gündemimizin konusu “tape”lere pardon domates çorbamıza odaklanalım. “Tape”lerden az sonra bahsedeceğim. Yukarıdaki bazı bilgilerin kaynağını ve daha fazlarını okumak isterseniz yürüyün bakalım buradan; Yeniçeri, Osmanlı falan derken Japonya’ya kadar uzun bir yolda ilerleyeceksiniz baştan uyarayım.

domates

Bu mevsimde ne domatesi ayol deli misin? Diyenleriniz var arada biliyorum ama elimde değil yaz  yavaştan ben geliyorum derken, sanki koca bir konağa yemek yapıyormuşum gibi buzluğumda hala kilo kilo bütün dondurulmuş yaz domatesleri dururken, en kolay tüketmenin yollarından biri onlaradan çorba yapmak diye düşündüm ve aynen şöyle yaptım. (8 domates olduğuna bakmayın resimde, 3’ünü bulgur pilavına doğramak için çıkarmıştım.)

Malzemeler;

5 adet iri domates (Ya dondurulmuş ya da taze)

0,5 çorba kaşığı un (sadece lezzet versin diye)

1 çorba kaşığı zeytin yağı

2 çorba kaşığı yulaf

Su (1 su bardağı süt + geri kalanı su da kullanabilirsiniz daha lezzetli olacaktır)

Kırmızı biber (acı lezzetten hoşlanıyorsanız)

1 çorba kaşığı salça (rengi daha kırmızı olsun isterseniz)

Üzerine;

Rende kaşar

1-2 dal maydanoz (Güzel görünsün diye)

Bir tutam fesleğen

1 diş sarımsak

Yapılışı;

Bir çorba tenceresine yağ ve unu koyarak un hafif pembe kıvama gelip kokusu evi sarıncaya kadar kavuruyoruz. Tabi ilk olarak tencereyi ocağın üstüne koymayı ve altındaki ocağı açmayı unutmayalım.  1 bardak su ya da tercihen sütü kavrulmuş unun üstüne ekliyoruz ve krema kıvamında oluncaya kadar biz de domateslerimizin kabuklarını soyup, küp küp doğruyoruz ve tenceredeki güzel kokulu karışıma salça ile birlikte dahil ediyoruz. Salça turuncu sarı olacak çorbamızı daha bir kırmızıya yakın hala getirmektedir. Domatesler sulanıp iyice çorba kıvamına doğru yürürken istediğimiz kıvama göre suyunu da ekleyip elimize bir blender alarak tane kalmayacak şekilde pişmiş domates parçalarımızı homojen sıvı haline dönüştürüyoruz.

domatesyulaf

En son yulafımızı ve tuzumuzu ekledikten sonra bir taşım kaynayıp yulaflar yumuşayıncaya kadar kadar Ahmet Rasim’in  Şehir Mektupları kitabında geçen, hayali arkadaşı  Baba Yaver’in çorbaya yazdığı methiyesini okuyabiliriz. (İşkembe çorbasına yazıldığı söylenir ama önemli olan niyet, biz ilk iki mısrasını domates çorbası niyetine okuyalım, geri kalanını diğer çorba tariflerine saklayalım.)

Kana kuvvet göze fer batna cilâdır çorba          (Kana kuvvet göze fer, içe ciladır çorba)
İllet-i cû’a deva mahz-ı gıdâdır çorba                 (Açlık derdine deva, halis gıdadır çorba)
Sağlara, hastalara ayni şifâdır çorba                 (Sağlara hastala şifanın ta kendisidir çorba)
Ağniya dostu, muhibb-i fukarâdır çorba           (Zenginlerin dostu, fakirlerin sevenidir çorba)
Hâsılı hâhiş ile ekle sezâdır çorba                       (Özetle, istekle yemeye değerdir çorba)
 
“Sahne-i lüp”te ağız lû’bu’nın ilk perdesidir       (Lüpleme sahnesinde ağız oyununun ilk perdesidir)
Her zamân önde yürür, et’ime serkerdesidir    (Her zaman önde yürür, yemeklerin öncüsüdür)
Bence hep batn-ı beşer çorba cilakerdesidir      (Bence her insan karnı çorbayla cilalanmalıdır)
Bütün efrâd-ı ecânib “supa” perverdesidir         (Bütün yabancılar “supa (çorba)” ile beslenmiştir)
Âlemin sevgilisi dense sezâdır çorba                  (Dünyanın sevgilisidir dense layıktır/yakışır çorbaya)

domatesçorbası

Piştiğinden emin olunca kaseye sıcak sıcak bir kepçe konur. Üzerine kaşar peyniri ve fesleğen serpilerek maydonoz kaşarın üzerine kondurulur ve çiğ sarımsak dişi incecik çorbanın üzerine kıyılır.  Vallahi kaşarı tostta bile bu kadar sevmedim ayol. Bence domates çorbasının üzerindeki kaşar son günlerde sevgli ülkemin gündemine oturan tapeler gibidir. Domates çorbası ile birlikteliği keyif verici olduğu kadar temelinde yeme (içme mi deseydim acaba? Bir türlü uygun eylemi bulamıyorum çorba için)  sanatı icra edilirken rahatsız edici boyutlara ulaşır. Kaşar sanki çok muhteşem bir iş yapıyormuş gibi eriyip yumuşar, çorba kasesinin sınırlarına kadar ulaşır ve kaseye daldırdığın kaşığı ağzına götürürken erimiş kaşar uzayıp çenene yapışır, üstüne başına çorba damlatır, sende bir türlü domates çorbasının sonunda ne tarz bir pisliğe bulanacağını ön göremezsiniz.

bok içinde kaldı ortalık

Bir de bütün verdiğimiz bilgilere ek olarak en pahalı lokantalardan tutun da salaş tabureli esnaf lokantalarına kadar her menüde yer alan ve garsona sorduğunuz “günün çorbası ne?” sorusunun istisnasız yanıtı  “mercimek ve domates çorbası var efendim” vardır ki sanki bu ikilinin aynı menüde yer alması gerektiği kanunlara dayanan yönetmelik ve yönergelerle ateşin bulunup çorbanın pişirilmesinden sonra karara bağlanmış gibidir. Yararlı zararlı bütün faaliyetlerin lobi faaliyeti olarak adlandırıldığı sevgili ükemde bu ikilinin lezzet lobisi faaliyetinde bulunmadığını kim bana garanti edebilir?

Afiyet olsun.

Bu yazı Genel, Ham hum kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir